FETHİYE İÇ KÖRFEZİ EKOLOJİSİ ÜZERİNE NOTLAR

 

FETHİYE İÇ KÖRFEZİ FAUNA ve FLORASI ÜZERİNE YAPILMIŞ BİLİMSEL ÇALIŞMALAR

 

Fethiye Körfezi üzerine yapılmış bilimsel çalışmalar, ilgili devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının raporları gözden geçirildiğinde, bahsi geçen iskele projesinin inşaat alanının pek çok ekolojik sorunu hem yapım aşamasında hem de sonrasında getireceği görülmektedir. Konu hakkında yapılmış çalışmalar incelendiğinde, Fethiye Körfezi’nin pek çok nesli tehlike altında olan türe ev sahipliği yapmasının yanı sıra, körfezin doğal bir parçası olan “Çalış Kuş Cenneti”’nin de yapılacak olan yat yanaşma iskelesinin arttıracağı insan kaynaklı baskı sonucu olumsuz yönde etkileneceği açıktır.

Fethiye Körfezi üzerine yapılmış çalışmalardan biri, Biyolog Doğan Tuncay’ın “Fethiye Körfezi (Muğla, Türkiye)’nin Balık Faunası” adlı çalışmasıdır. Bu bilimsel çalışmada körfez balıklarını sistematik olarak incelenmiş ve toplam 58 familyaya ait 153 türün, Göcek, Fethiye dâhil olmak üzere körfezde yaşadıklarını tespit edilmiştir (1). Fethiye Körfezi’nin tamamında yapılan bu çalışmanın örnekleme alanlarını belirten haritadan görüleceği üzere; D1, D2 ve 73 numaralı istasyonlar doğrudan doğruya proje sahasının etki alanında yer almaktadır. Yine aynı çalışmada D1, D2 ve 73 numaralı istasyonlarda tespit edilen; Raja clavata, Raja miraletus, Epinephelus costae, Coryphaena hippurus, Parablennius gattorugine, Parablennius sanguinolentus, Parablennius tentacularis, Parablennius zvonomiri, Salaria pavo, Gobius bucchichi, Gobius cobitisi, Gobius niger, Gobius paganellus türleri proje sahasında tespit edilen balık türlerimizdendir.

Bu balık türlerinden Raja clavata (Dikenli Vatoz) IUCN kırmızı listelerinde NT, Raja miraletus (Vatoz) LC, kategorisinde değerlendirilmektedir. Bu türler arasında yer alan Epinephelus costae (Çizgili Lahoz) türü ise bu cinse ait tüm diğer Lahoz türleri gibi koruma altında olan ve nesli tüm Akdeniz’de hızla azalan türlerin başında gelmektedir.

Fethiye Körfezi’nin biyoçeşitliliği üzerine yapılmış en kapsamlı çalışma ise “Fethiye-Göcek, Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin, Kıyı ve Deniz Alanları Biyolojik Çeşitliliğinin Tespiti Projesi” nin final raporudur (2). Proje 19.10.2007 tarihinde başlayıp, 18.12.2009 yılında tamamlanarak yayımlanmıştır. Bu kapsamlı çalışma, T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı himayesinde Derinsu Sualtı Mühendislik ve Danışmanlık Hiz. Ltd. Şti.’nin proje yürütücülüğünde, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi ve Haliç Üniversitesi akademisyenlerinin de dahil olduğu 30 bilim insanının ortak bilimsel çalışmalarının ürünüdür.

Bu kapsamlı bilimsel rapor, toplam 83 dalış noktasında, 0 ila 55 m. derinlikleri kapsayan gözlemler ve incelemeler sonucunda, 24 taksonomik gruba ait toplam 1545 türün çalışma sahasında tespit edildiğini ve Fethiye Körfezi’nin önemli bir denizel biyorezerv alanı olduğunu ortaya koymaktadır.

Tespit edilen türler arasında yer alan, Posidonia oceanica, Cymodocea nodosa, Zostera marina ve Halophila stipulacea bitkiler, denizin ormanları olarak adlandırılan deniz çayırlarını oluşturmaktadır. Bu bitkilerden Posidonia oceanica (Deniz Çayırı) Akdeniz bölgesi için endemik bir tür olup Zostera marina ile birlikte hızla kirlenen Fethiye Körfezi’nin denizel ortamının en önemli oksijen üreticilerindendir. Deniz Çayırları iç körfezde hala varlıklarını sürdüren ve koruma altına alınması gereken türlerden biridir.

Deniz çayırlarının önemi Fethiye-Göcek, Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin, Kıyı ve Deniz Alanları Biyolojik Çeşitliliğinin Tespiti Projesi Final Raporu’nda şu şekilde ifade edilmiştir (Sayfa: 214-215);

“Posidonia oceanica, Akdeniz’in endemik bir türü olan deniz çiçekli bitkisi P. oceanica, genellikle dip yapısına adapte olmuş canlıların yaşadığı kumlu ve çamurlu alanlarda dağılım gösterir. Denizel yaşam için uygun olmayan oynak zeminli bu alanları stabil bir yapıya dönüştürür. P. oceanica yatakları bu zemin üzerinde var olabilen en sağlam biyolojik ve ekolojik yapıya sahiptir. Uzun yaprakları ve karmaşık rizom ağları nedeniyle, pek çok omurgalı ve omurgasız türün beslenmesi, barınması ve üremesi için uygun bir biyotop yapısı oluşturur(2).

Yine aynı çalışmada Zostera marina türünün önemi ise şöyle ifade edilmiştir (Sayfa: 216);

Zostera marina, Acısu ve nehir ağızları da dahil kıyısal bölgelerde (genelde 1 ile 10 m) yaşayan bir türdür. Zostera marina dalga hareketlerinden, dip topografyasından, substratumun özelliklerinden ve iklimsel olaylara bağlı sıcaklık değişimlerinden oldukça etkilenen bir türdür. Turizm baskısı, kıyısal yapılaşmada önemli artış ve trol avcılığı deniz çayırlarının dahil olduğu littoral ekosistemi tehdit etmektedir (Arroyo ve diğ., 2006)(2)”.

Çalışmada rapor edilen bir diğer Akdeniz endemiği olan tür Taş Mercanı’dır. Bu mecan türü deniz canlılarına önemli yaşam alanı ve barınak oluşturması ile bilinir. (Sayfa: 223);

Cladocora caespitosa, Akdeniz endemiğidir. IUCN kırmızı listeye göre Akdeniz’deki mevcudiyeti tehdit altındadır.”(2)

Yine aynı çalışmada tespit edilen türler arasında yer alan Mercan Balığı türlerinden olan Pagrus pagrus da IUCN kırmızı listesinde tehdit altındaki türlerden birisidir. (Sayfa: 236-237);

Pagrus pagrus Kıyıdan 200 m derinliğe kadar yaşayan demersal bir türdür. Akdeniz’de yetişkinleri derin kayalık zeminlerde bulunurken, juvenilleri sığ sularda yumuşak zeminlerde bulunur. Populasyonları yoğun avcılığının yapılması nedeniyle azalmıştır (Afonso ve diğ., 2007). IUCN Kırmızı listeye göre “tehdit altında” olduğu belirtilen türün stokları oldukça azalmıştır (Yokes ve diğ., 2007)” . (2)

Fethiye-Göcek, Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin, Kıyı ve Deniz Alanları Biyolojik Çeşitliliğinin Tespiti Projesi Final Raporu’nun, Fethiye Körfezi’ni içine alan ÖÇKB’i için yaptığı çalışmada aşağıda aktardığımız paragraflar, bahsi geçen yat bağlama alanının yaratacağı insan baskısı ve çevre kirliliği olasılıklarını özetler niteliktedir.

Fethiye-Göcek ÖÇKB turizm faaliyetlerinin yoğun yaşandığı bir bölgedir. Turizm, ülke ve yöre ekonomisine ciddi katkılar yapan bir sektördür. Ancak turizmin sürdürülebilirliği ancak doğanın sürdürülebilirliği ile doğru orantılıdır. Mevcut durum göstermektedir ki bölge kapasitesinin çok üzerinde tekne trafiğine ve kirliliğe maruz kalmaktadır. Özellikle teknelerden ortama boşaltılan pissular, su kolonu ve sedimanın kalitesini bozarak hassas türlerin ortamdan kaybolmasına yol açmaktadır. Su hareketlerinin zayıf olduğu ve turizm aktivitelerinin yoğun olduğu koylarda deniz altı görüş mesafesi yer yer 30 cm’ye kadar düşmektedir. Oldukça yoğun müsilaj oluşumu gözlenen bu koyların diplerinde az sayıda makrobentik tür gözlenmiştir. Bu kirlililik yükü altında alg ve fanerogam türlerinin tamamen ortamdan kaybolduğu ve birçok sesil omurgasız türünün de (sünger, bivalv gibi) tehdit altında olduğu saptanmıştır.” (2) (Sayfa: 20)

“Biyoçeşitliliği tehdit eden en önemli faktörlerden bir olan egzotik tür yerleşiminde teknelerin de etkisi büyüktür. Akdeniz’in ve dünyanın çeşitli bölgelerinden FethiyeGöcek ÖÇKB’ye gelen yatların çapa ve karinalarının yabancı tür barındırma olasılığı yüksektir. Batı Akdeniz’de istilacı bir tür olan Caulerpa taxifolia’nın bölgeler arasında taşınımında teknelerin çapaları ve dalgıç elbiselerinin katkısı büyüktür. Stolonlarla çoğalan bu türlerin küçük bir parçası, yeni ortamda yoğun populasyon oluşturabilme potansiyeline sahiptir.”(2)(sayfa 267-268)

“Fethiye-Göcek ÖÇKB turizm faaliyetlerinin yoğun yaşandığı bir bölgedir. Bu faaliyetlerin bölgedeki biyoçeşitliliğe etkisi daha önce ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Turizm, ülke ve yöre ekonomisine ciddi katkılar yapan bir sektördür. Ancak turizmin sürdürülebilirliği ancak doğanın sürdürülebilirliği ile doğru orantılıdır. Mevcut durum göstermektedir ki bölge kapasitesinin çok üzerinde tekne trafiğine ve kirliliğe maruz kalmaktadır. Özellikle teknelerden arıtmaya tabi tutulmadan ortama boşaltılan pissular, su kolonu ve sedimanın kalitesini bozarak hassas türlerin ortamdan kaybolmasına yol açmaktadır. Su hareketlerinin zayıf olduğu ve turizm aktivitelerinin yoğun olduğu koylarda deniz altı görüş mesafesi yer yer 30 cm’ye kadar düşmektedir. Oldukça yoğun müsilaj oluşumu gözlenen bu koyların diplerinde az sayıda makrobentik tür gözlenmiştir. Bu kirlililik yükü altında alg ve fanerogam türlerinin tamamen ortamdan kaybolduğu ve birçok sesil omurgasız türünün de (sünger, bivalv gibi) tehdit altında olduğu saptanmıştır.”(2) (Sayfa: 268)

“Sonuç olarak, Fethiye-Göcek ÖÇKB sahip olduğu koylar ve sahillerle muhteşem bir doğal ve coğrafik güzelliğe sahiptir. Bu çalışmada bölgenin yüksek bir biyoçeşitliliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Bölge ayrıca birçok canlının üreme ve beslenme alanıdır. Ancak bölgenin kıyısal ekosistemi üzerinde ciddi tehditler bulunmaktadır. Özellikle aşırı, denetimsiz, plansız turizm faaliyetleri ve yerleşim bölgenin doğal yapısının bozulmasına ve yer yer yok olmasına neden olmaktadır. Bölgenin korunmasına ve yönetimine yönelik gerekli tedbirler acilen alınmadığı takdirde, bu eşsiz zenginlik kaynağımızın gelecek nesillere aktarılmasının mümkün olamayacağı öngörülmektedir.”(2) (Sayfa: 268)

Fethiye Körfezi’nin kirliliği yeni karşılaşılan bir durum değildir, problemin tespiti amaçlı yıllar boyunca sebep ve çözüm önerilerini de içeren bilimsel çalışmalar yapılmış ve yayımlanmıştır. Bu çalışmalar raporumuzun sonunda sıralanmıştır.

Konu hakkında en son olarak tüm bilimsel verileri analiz eden Fethiye Kent Konseyi bünyesinde kurulan ve Fethiye Körfez Kirliliği Geçici Çalışma Grubu’nun, “Körfez Kirliliği ve Öneriler” başlıklı, 23.12.2019 yayımlanmış raporu konu hakkındaki sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini yansıtması bakımından önemli veriler sunmaktadır.

Bu rapora göre; Fethiye Körfezi’ni yıllar içinde bir çevre felaketi alanına dönüştüren hatalı uygulamalar arasında, körfeze dökülen kanalların beton ile ıslah edilmesi, teknelerin atık/sintine sularının denetimsiz olarak denize boşaltılması ve kıyı alanlarına yapılan (doldurma, betonla kaplama vb.) uygulamalar sayılmaktadır. Aynı raporda öneriler başlığında “Ekolojik temelli bütünleşik kıyı alanları planlaması en kısa zamanda bitirilmeli, Fethiye Körfezi’nin taşıma kapasitesi belirlenmeli ve kapasite dışında yeni yapılacak marina, yat bağlama iskelesi, liman, güneşlenme iskelesi gibi deniz yüzeyi kullanımlarına ve kıyılarda dolgu alanı gerektiren projelere izin verilmemeli” denilmektedir.(3)

 

Artık tüm dünyanın kabul ettiği üzere, yaşadığımız yerküre hızla kirlenen ve ekolojik yıkımın eşiğinde olan bir zamanı yaşamaktadır. Bu durumdan en çok etkilenen canlılar, nesli tehlike altında olup sayıları hayli azalmış türlerdir. Fethiye Körfezi nesli tehlike altında olan iki önemli sembol hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Caretta caretta (İribaşlı Deniz Kaplumbağası) ve Lutra lutra (Su Samuru) dünya çapında nesli tehlikede olan ve ulusal, uluslar arası sözleşmelerle koruma altında olan türlerdendir.

Fethiye bölgesi, Karaot, Çalış Sahilleri ile Caretta caretta türü için yuvalama/üreme alanı sunarken aynı zamanda körfez türün beslenme, çiftleşme gibi yaşamsal öneme sahip, türün devamlılığı açısından yumurtlama alanları kadar önemli aktivitelerini sürdürdüğü bir yerdir. Nesli tehdit altında olan tüm canlılar gibi Caretta caretta türü için de yaşam alanları bir bütün olarak değerlendirilmeli ve koruma çalışmaları canlının tüm yaşam döngüsünü kapsayacak şekilde yapılmalıdır.

Derleme: Biyolog Ulaş Kiper (2020)

 

Kaynakça

1-TUNCAY, D.; 2007, Fethiye Körfezi (Muğla, Türkiye)’nin Balık Faunası, T.C. Adnan Menderes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Biy-Yl-2007-0003 (Yüksek Lisans Tezi, Danışman; Doç. Dr. BİLECENOĞLU, M.)

2-Fethiye Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi Kıyı Ve Deniz Alanlarının Biyolojik Çeşitlilik Tespiti Projesi Final Raporu T. C. Çevre Ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlığı, 18.12.2009 Kurum Görüşü ÖÇKKB, Doküman: DERIN-OCK-REP-008.DOC Revizyon: 0 Tarih: 18.12.2009

3-Fethiye Kent Konseyi, Fethiye Körfez Kirliliği Geçici Çalışma Grubu, Körfez Kirliliği ve Öneriler Raporu, yayım tarihi: 23.12.2019

Online:http://www.fto.org.tr/DB_INT_Image/2/1093/Kent%20Konseyi-K%C3%B6rfez%20Rapor_23.12.2019.pdf

 

Kısaltmalar

IUCN : Doğal Kaynakların Korunması için Uluslararası Birlik 

ÖÇKB            : Özel Çevre Koruma Bölgeleri