ÖLÜDENİZ VE KAYAKÖY'DE 6 ADET JEOTERMAL SONDAJI YAPILACAK

Ölüdeniz ve Kayaköy’deki doğal ve arkeolojik sit alanlarına 6 adet jeotermal sondaj kuyusu açılması için iş adamı Abdulvahap Çelik’e izin ve ruhsat verildi (İlgili Link). 

Her biri en az 10 bin mertrekarelik alanı  kaplayan 6 adet sondaj kuyularından, iki tanesi Ölüdeniz Plajı  Lagünü'nde Arkeolojik Sit ve 1.Derece Doğal Sit içerisinde,  bir tanesi Kayaköy  Mahallesi  Soğuksu Plajı  mevkiinde 1.Derece Doğal Sit Alanı içerisine,   bir tanesi Delikliburun/Gemiler Sahili,  Arkeolojik Sit ve Doğal Sit Alanı içerisinde, iki tanesi ise Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Tepesi mevkiinde  1. Derece Doğal Sit Alanı  içerisinde kalmaktadır.

Jeotermal sondaj sırasında, buhar ve karbondioksit salınımı, zemin oturması ve çökme (mikro depremler),  gürültü, patlama ve fışkırma,  eriyikte bulunan arsenik, bor, siyanür, kükürt, nikel, kurşun, kobalt, kadmiyum, krom ve mangan gibi tehlikeli kimyasalların yer üstüne deşarjı,  kabuklaşma önlemek için kullanılan sülfirik asit gibi kimyasalların salınımı gibi sorunlar oluşabilmektedir. Sondaj sonrası Jeotermal enerji tesisin işletilmesi süresince ise karbondioksit ve H2S (Hidrojen Sülfür) emisyonları, jeotermal sıvının ekstraksiyonu nedeniyle arazinin çökme riski, doğrudan akarsulara deşarj yoluyla yoğun su kirliği, asit yağmurları  nedeniyle  toprağın, ağaçların, tarımsal ürünlerin, göller ve akarsuların olumsuz olarak etkilenmesi şeklinde yaşam döngüsüne olumsuz ve küresel ısınmayı arttırıcı etkileri bulunmaktadır.

Türkiye’de bulunan mevcut jeotermal santral kuyu ve iletim hatlarının, gerek işletme gerekse de yer seçimi aşamalarında bilimsel ve teknik gereklilikler ile mevzuata aykırılıklar içerdiği; denetim aşamasında sorunlar olduğu ve ölçüm sonuçları konusunda kamuoyunu bilgilendirme ve şeffaflık ilkelerine uyulmadığı tespit edilmiştir. Bu durumun bölgedeki ekosisteme vereceği tahribatların yanında civardaki  tarımsal faaliyetlere, çevre ve halk sağlığına yönelik olumsuz etkileri bulunduğu defalarca raporlanmıştır. Maalesef bu gibi kötü örneklere Manisa Alaşehir, Manisa Toygar ve Aydın İli ve çevresinde yapılan jeotermal sondaj ve işletmelerinde hep beraber tanık olduk (İlgili link 1, İlgili Link 2 ).

Ayrıca, sondaj aşamasında Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇK) içerisinde şantiye yerleşkesi kurulması, sondaj makinesinin öngörülen noktalara taşınması için ağaç kıyımı yapılarak arazi ve yolların açılması kaçınılmaz olacaktır.

Bunun yanında, açılan kuyuların bulunduğu bölgede turistik tesislerin yapılmasına ilgili mevzuatlarca  imkan sağlamaktadır. Sondaj yerlerinin konumuna bakıldığında, inşaat alanlarının yenilenebilir enerji aramaktan çok daha farklı beklentilerin karşılanmasına yönelik olduğunu akla getirmektedir.

Bu coğrafyada yaşayan bizler; bu cennetin yok edilmeden, gelecek nesillere olduğu gibi aktarılmasını istiyoruz. Bu yüzden her noktası birbirinden değerli, senede 1,5 milyon turistin geldiği, Özel Çevre Koruma Bölgesi olan bu cennetin göz göre göre yok edilmesini seyretmeyeceğiz.  ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) aşamasında görüş bildirecek bütün kurum ve kuruluşları ve Çevre Şehircilik Bakanlığı'nı bu yanlışa dur demeye , bizimle aynı fikirde olan herkesi de bizlere destek olmaya çağırıyoruz.

 

Fethiye Kent Konseyinin Hazırladığı Daha Detaylı İtiraz Metni İçin Tıklayınız