Karataş Sahili’ne akan derenin güzergâhının değiştirilmesi ile ortaya çıkan ekolojik yıkıma karşı, TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu basın açıklaması yaptı.
3 Şubat 2025 Pazartesi günü saat 13:00’da, Karataş sahilinde gerçekleşen basın açıklamasına Fethiye Mimarlar Odası Temsilciliği’nin yanı sıra Kıyılar Halkındır Fethiye İnisiyatifi başta olmak üzere Fethiye Kent Konseyi temsilcileri, Fethiye’de mücadele veren çevre hareketlerinin üyelerinden oluşan yüzlerce yurttaş katıldı. Dere yatağının rant amacıyla değiştirilmesi sonucunda, başta koruma altında olan Deniz kaplumbağası (Caretta caretta) yuvalama alanları zarar görürken yöre halkının yararlandığı bir sahil daha -bu kez coğrafik yapısı değiştirilerek- ranta açılmış oldu. Kıyılarımızda her geçen gün halkın kullanacağı sahil ve koy sayısı azalırken Yanıklar bölgesinde yapımı süren devasa otel inşaatları arasında kalan son doğal alanlar da geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde tahrip edilmiş oldu.
Deniz kaplumbağası üreme alanı içinde kalan ve koruma bölgesi olan Karataş sahilinin yanı başında yer alan birinci derece arkeolojik sit alanı tahribattan nasibini alırken, bölgede ormansızlaştırma hızlanarak ÖÇK (Özel Çevre Koruma Alanı) olarak tescilli Fethiye ilçesinin bütünü için büyük bir kayıp yaşanmış ve kültür/doğa hazinesi olarak anılan Fethiye’nin çevre felaketleri hanesine bir sahil daha eklenmiş oldu.

Basın açıklamasında ise şu sözlere yer verildi;
“Yapılan işlemler, Değirmenboğazı Deresi’nin güzergahını değiştirerek ekolojik dengeyi bozmakta, birçok canlı türünün yaşam alanını yok etmektedir. Kaplumbağa yuvalama ve yumurtlama alanlarını tahrip ederek uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil etmektedir. Su kaynaklarını kirletecek ve halk sağlığını riske atacaktır. Bölgedeki tarım arazilerini ve doğal güzellikleri yok edecektir. İklim değişikliğine katkı sağlayarak küresel çevre sorunlarını derinleştirecektir.”
YAPILMASI ZORUNLU OLAN KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİ YAPILMADI”
Basın açıklamasında, TMMOB’un yaptığı çalışmalar sonucunda elde ettiği verileri şu şekilde sıraladı;
1- Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı ve Kaplumbağa Yuvalama ve Yumurtlama Alanı olarak tescil edilmiş ve imar planları üzerinde koruma alanları olarak gösterilmiş alanların üzerinden geçirilecek şekilde yeni bir güzergâh oluşturulduğu, mevcut imar planı kararlarının dikkate alınmadan imar planında yeşil alan, imar yolu, kumsal alanı ve orman alanı olarak gösterilen alanların yeni dere yatağı güzergahında kaldığı ve yeni dere yatağına ait yapılması zorunlu olan koruma amaçlı imar planı değişikliklerinin yapılmadığı,
2- Yapılan kazı, hafriyat ve inşai faaliyetlerin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlanmadan ve ilgili kurumlarca onaylanmadan böylesine büyük hacimli doğal dengeyi değiştirici projelerin yapılması ve inşai faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı,
3- Çiftlik 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planının 3.12. maddesinde açıklanan koruma-kullanma hususlarına riayet edilmeyerek, doğal alanlar, ekolojik ve kültürel alanların telafisi imkansız tahribatlara maruz kalmasıyla birlikte ülke olarak imza koyduğumuz uluslararası sözleşmelere de aykırılıklar oluşturduğu, dünya genelinde ülkemizin itibarını zedeleyeceği tespit edilmiştir.